1980 askeri darbesini yapan cunta hükümeti, radyo ve televizyonlardan günlük yasak listesi yayınlardı. Benim anlayamadığım gençlik yıllarımda bazı müzik türleri ile bu müzikleri icra eden isimlere ekran ve sahne yasağı konmasıydı. Bildiğimiz Bülent Ersoy, bildiğimiz nedenlerde sahneye çıkıp konser veremiyordu. Toplumun her kademesini etkileyen arabesk müzik ekranlarda yasaktı. Her yılbaşı gecesi öncesi Türkiye’de hep aynı konu başlıkları konuşulurdu. TRT’de dansöz çıkacak mı? Ferdi Tayfur ile Orhan Gencebay bu sene ekrandan şarkı söyleyecek mi? Hatta  devleti yönetenler bu durumu öyle dert ettiler ki. Kültür Bakanlığı “Acısız Arabesk” akımı başlattı ve acısız şarkı besteletti. Enteresan toplum gerçekliğinden uzak günleri geride bıraktık derken… Yasakçı kafa 2023 versiyonu ile yeniden hayat buldu. Bu ülkenin Tekirdağ ilinde bir ilçe belediye başkanı muhalif olarak bilinen bir sanatçıyı konsere çıkardığı için istifa ettirilmek zorunda bırakıldı. Dahası… Ülkesinin en batısında Balıkesir’de yaşanan gelişmeler pes dedirtti. Balıkesir Büyükşehir Belediyesi festival kapsamında Hande Yener konserini iptal etti. Arkasından kendini sivil toplum örgütü olarak adlandıran bir grubun Kazdağları’nda yapılacak gençlik festivalini iptal ettirdi.

GENÇLERE YASAK KOYMAK ÇARE DEĞİL!
Darıdere Tabiat Parkı’nda 10 yıldır yapılan Kazdağı Ekoloji Festivali önce yangın gerekçe gösterilerek iptal edilmiş. Ardından dini grupların oluşturduğu Balıkesir Sivil Toplum Platformu’nun yayınladığı bildiri ile bir kez daha durdurulmuş. Platform festivalleri, “gayri ahlaki haram ilişkilere yönlendiren sınır tanımaz kutlama” olarak nitelendiriyor. Bu tür kurumların gençliğin geleceğini dert etmesi güzel. Önerim, ilkokul seviyesine düşen uyuşturucu kullanımı konusunda da mücadele etmeleri. 

Son cümle: “Yasakçı kafa tarih boyunca kaybetmiştir. Kültür ve sanata özellikle de müziğe yasak koyanlar amaçlarına ulaşamamışlardır. Yaşasın müzik!”