Bir dergide şöyle bir Japon özdeyişi okumuştum.
''Eğer bir nehrin kıyısında uzunca süre kalmayı başarırsan ve sabırlıysan düşmanlarının geçtiğini mutlaka görürsün.''
Yaşama anlam verme yanı sıra düşündüren bir özdeyişti bu.
Ödün vermeden dik durmanın, doğrularda kalabilmenin karşılığını, birilerinin nehirden geçip gittiğini görerek anlıyor insan demek istiyor.
Bunun tarih sayfalarında da sayısız örnekleri var.
Her zaman olduğu gibi bugün de ülkemize, ulusumuza hain iç ve dış güçlerin iş birliğiyle planlanan oyunlara karşı ümidimizi yitirmeden karşı durmalı ve demokrasiyi korumalıyız. Batılı ülkelere baktığınızda onların da demokrasiye sahip çıkmaları hiç de kolay olmamış. Batı, palazlanan ve dini her şeyin üstünde tutan kilisenin iktidarını yıkarak demokrasiyi gerçekleştirmiştir.
Ortadoğu'daki Müslüman ülkelere gelince bu ülkelerde halkı yönetmeye kalkanlar ellerini, dillerini ve icraatlarını bir türlü dinden çekmedikleri ve dini kendi amaçları doğrultusunda kullandıkları için buralarda demokrasiden söz etmek hiçbir zaman mümkün olmuyor. 
Tanrı adı kullanılarak toplumun sürekli aldatılması ve bu yolun inançmış gibi gösterilmesi o dine karşı yapılan büyük bir günah olmalı.
Bulunduğu güzel yerde değil de, dini çıkar amaçlı kullanan toplumlarda yaşayan eğitimsiz ve sorgulama yeteneğinden yoksun bireylerde hekimlik tanımlamasıyla konfüzyon (Kafa Karışıklığı) ortaya çıkması doğal olup bu kişilerden her türlü çağdışı ve insanlık dışı davranış beklenebiliyor.
Tarihten ders almayanların nehirden geçişini ve kaybolup gittiğini kıyıda sabırla bekleyenler bir gün mutlaka görecektir.