Bir çok insan Tac Mahal’in bir Hindu tapınağı, ya da 4 minareli cami olduğunu düşünüyor. Ben de içinin resmini hiç görmediğimden, Şah Cihan’ın sevgili eşi Mümtaz Mahal adına, onun ölümünden sonra, onun anısı için bir mini saray yapmış olduğunu zannederdim.

Kapıdan içeri girip, bir rehber eşliğinde lahitlerin etrafında bir tur atıyorsunuz, ihtişamlı yapı bitiyor. Oysa neler, ne mekanlar, havuzlar, iç bahçeler falan hayal etmiştim.

Çocukluğumdan bu yana hayal gücüme katkı yapan bir eserdi çünkü.

Üstelik bir aşk uğruna yapıldıktan sonra: ‘’İyi tamam da, bunca şatafatlı yerden sonra ben nereye gömüleceğim,’’ demeyi aklına geltiren Şah Cİhan’ın kendisinin de buraya gömülmek istemesi; haydi onu da anladım, egosuna yenilip, kendi lahitini daha büyük yaptırıp yanına yatırdığı sevgili eşini daha küçük ve aşağıda yerleştirmesi, bu aşk hakkındaki romantik düşüncelerime bir hayli gölge vurdu.

Ciddi ciddi bozuldum ve ‘’ bari burada, bu aşk yapıtında ego devreye girmeseydi keşke’ dedim içimden.

Şimdi gelelim, bu çift lahiti çevreleyen süslemelere. Dünyanın en pahalı aşk hikayesi boş yere dememişler.

Binanın tamamı gibi, lahitlerin çevresi de mermer. Bu mermer plakalar dünyada pek benzeri görülmemiş şekilde oyulup, dantel gibi işlenip, oyuldukları yerlere, kırmızı kumtaşı, alev taşı, inci zümrüt, akik, sedef, altın ve binlerce değerli ve yarı değerli taş gömülmüş.

İşçilik anlatılası değil. Görsel bir şölen. Anneannelerinizin dantel işlerini görmüşlüğünüz vardır. O dantelin, mermere işlendiğini düşünün. Mermer kütleleri delerek, kazıyarak, oyarak, aralarına da kıymetli taşlar yerleştirerek bir yapı boydan boya donatılmış. Akıllara durgunluk. İç yapının haşmeti burada. Fotoğraf yasak. Sadece mihmandar göstermek için, bu mermer dantellere bir ışık tutuyor, o kırmızı taşın alev alev yandığını görüyorsunuz.

Tac Mahal’i eleştirmek haddim değil tabii. Ne var ki, yapımının nelere mal olduğunu da anlatmak ve bir çok bilinmeyeni yazmak da haddim. Neden olmasın?

Bir kere onca uçsuz bucaksız topraklar ve manzaralar varken, illa ki nehir kıyısına inşa edilsin denmesi, maliyeti 3-4 katına çıkaran bir gereksiz istek. Bu sebeple Tac Mahal’in görünen yüksekliği 73 metre iken, temele kadar giden toprak altı katları bunun dört beş misli yani. Parayı düşünen kim? Yapın’ denmiş olmuş.

. Mimarı hakkında çeşitli söylentiler var. Osmanlı İranlı Suriyeli sanatkarların yanı sıra Hintli ustalar da yapımda yer almış. Bağdat’tan hattat, Buhara’dan kakma, İstanbul’ dan kubbe, Şiraz’dan çizim ustası getirilmiş.

Yapımı yılları almış. 22 bin kişi ve bin beş yüz fil çalışıp bu eseri 20 yılda meydana çıkarmış. Bazı mermer plakların işlemelerinde bir tüm aile ömür boyu çalışmış. Para, altın, su gibi akmış, insanlar da su gibi telef olmuş.

Sonra da şahın egosu şişmiş de şişmiş, ve patlamak üzereyken, bu güzelim eseri vücuda getiren değerli işçilerin ellerini kesmiş ki, aynısını bir daha yapmasınlar diye.

Dünyanın en pahalı, en emekli ve en ince işli yapısını gezmiş oldum.